Gannuşi Ankara'da, mahallede bir telaş

CEM MORA 09 Mart 2017 GÖRÜŞ

– O da öyleymiş Abi!
– Öyledir, onlar çağırdığına göre Ankara’ya, o da öyledir.
– Ondan beklemezdim Abi.
– Çağıranlara bak, anlarsın. ‘Bunlar beygir pazarında, sabahlara kadar entel tartışmalarda bulunmaya bayılırlar, özellikle de bin liralık türban takan İslamcı kızlarla…’
– İslamcı kızlar?
– Bir de batılı sapkın yazarları okumaktan ve onlara atıfta bulunmaktan zevk duyarlar, Spinoza şöyle demişti, Nietch böyle demişti diye.
– Nietzsche’den söz ediyoruz değil mi Abi. Niye eksik yazdık Ömer Abi, harflerden fedakarlık yapacağımıza bazı noktalama işaretleri eksik olsaydı… 140 karakter işini çözerdik.
– Benim gözümde noktanın bile değeri vardır ama onlar bir hiç! Tıpkı Nietzsche gibi onlar da hiç… ‘Türkiyede İslamcılık sabaha kadar entel dantel tartışıp sabah namazı kılmadan yatmak demektir. İslamcıların yüzde 90’ı böyle…’
– Ama bu öyle değil, daha değişik diyorlar. Tunus’takiler de mi öyleymiş.
– Nesi başka olacak. ‘Tunus başkanlık yüzünden bütün kötülükleri yaşadı. Bizi başkanlık mahvetti’ diyor… Bu var ya bu, kesin FETÖ’cüdür… onu davet eden, onunla konuşan da…
– Abi öyle deme, Mabeyn-i Hümayun’a çıkmış, Reis görüşmüş diyorlar…
– Olabilir ama 100 bin fetöcüyü hapse atmak en fazla iki yüz bin oyu etkiler ama köy sütünü yasaklamak en az 3 milyon oyu etkiler, basit bir örnek.
– Abi ne ilgisi var?
– Valla bence de bir ilgisi yok ama, söz Saray’a, Reis’e geldi mi orada dururum. Tekeden süt, keçiden yağ çıkarırım. Bak profilime, birçok şeyim ama aynı zamanda Yörük Türkmenim. Yeri geldiğinide lafı da zortlatırız. Keçi, teke, oğlak bizim işimiz…
Ortalama bir sosyal medya kullanıcıysanız büyük kısmı gerçek olan bu diyalogları görmemeniz mümkün değil. Atpazarı’nın at gözlüklü yeni yetmelerinden, fikir fukarası yaşı geçkin meczuplara kadar onlarcasının kadrolu veya görüllü trol olarak işi budur. Takip etmeseniz bile bu saçmalıkları gülmek, eğlenmek ve hoşça vakit geçirmek için aklı başında kullanıcılar retweet eder, yine rastlarsınız.

Mesele, Tunus Nahda Hareketi liderlerinden Raşit Gannuşi’nin bir ay önce Ankara’ya yaptığı ziyaret ve yüksek dozda zerkettiği fikirler. Mahallede bir telaş, bir telaş…
Ankara Palas Buluşmaları adı altında yapılan toplantılardan birine Gannuşi davet edilmiş. Sen misin davet eden! Sarayın amansız trolü Ömer Turan alıyor sazı eline. Öyle ki, Raşid Gannuşi hakkında yazdıklarına, diğer AKP trolleri bile dayanamayıp laf yetiştiriyor. Tunuslu siyasetçiyi davet edenlere, ağırlayanlara, görüşenlere verip veriştiriyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da görüştüğü fotoğrafı troller post edince, ‘Gannuşi en son Reisin ile görüştü, haddini bil’ ayarı çekilince es verilip, sonra yine devam.
Arada kaynadı gitti ama Tunuslu aydın ve siyasetçi Gannuşi farklı ve aykırı şeyler söyedi. İslamcı siyasetle aralarına mesafe koyduklarından bir kez daha bahsetti: “Müslüman demokrasisine girmek için siyasî İslam’dan çıkıyoruz” dedi. Sanki dinden çıkıyoruz dedi. Hoş, bazıları için İslamcılık bir nevi din ya, neyse…
Ayşe Bölürler gibi Arap coğrafyasını yol yapan gazeteci ve yazarlar bile anlamakta ne kadar aciz kaldıklarını ortaya koydu. Böhürler, Gannuşi’nin söylediklerini, İslam tarz-ı siyasetinin post-modern evrelerinden biri olarak nitelendiriyor. Sanki bizzat ‘İslamcı siyaseti ve dinin toplumsal yapıyı düzenlemedeki rolünü bıraktık’ demiyormuş gibi.
Bir de konferansına katılıp, ‘I was there’ havası atıp, bir iki fotoğraf paylaşıp sonra söylediklerinden tek kelime söz etmeyen Yasin Aktay gibi partili sosyal bilimciler var.

Konuşma notlarından Murat Yetkin’in aktardığına göre, yeni ve farklı şeyler söylüyor Gannuşi: Ortaçağda Avrupa’da yaşayanlar İslam ülkelerine göç ediyorlardı. Bugün maalesef Müslümanlar diktatör rejimlerden Avrupa ülkelerine göç etmektedirler, diyor. “Onlar İslam’dan küfre yönelmiyor, zulümden adalete sığınıyorlar. Mekke’deki sahabeler, zulümden kaçarak Habeşistan’daki [Hristiyan kral altındaki-MY]yönetime sığınmışlardı. Hz. Peygamber onlara Habeşistan’da halkına zulmetmeyen bir kralın olduğunu söylemiştir. (..) Allah bu dünyayı adalet dengesiyle yaratmıştır. Biz adaleti, eşitliği, özgürlüğü, kadın haklarını, azınlık haklarını sağladığımız oranda İslam’ı anlamış, ona hizmet etmiş oluruz. Bu demokrasi anlayışımız bizim için yeterlidir.”
Vahşi, kapitalist Batı ezbelerini bozuyor Ankara’daki millici soruların muhataplarının: Bugün Fransa’nın İslam’a düşmanca tavır takındığını söyleyemeyiz. Fransa Avrupa’da en fazla Müslüman nüfusun yaşadığı ülkedir, diyor. İnsanlar Fransa’ya göç ediyorsa, bu orada daha iyi yaşam imkânı bulduğu içindir. Fransa demokrat bir ülke olarak görülmektedir. Orada din özgürlüğü vardır” diyor. Ankara’da bazı muhitlerde kutsanan İslamcı teröristlere verip veriştiriyor. Müslümanlar orada huzur içinde yaşıyorlar. Bazı Müslümanlar terör olaylarıyla Fransa’ya kötülük etmişlerdir, diyor.
Ankara Palas’tan İstanbul’a Atpazarı’na gelinceye kadar Gannuşi’nin sözlerinin algısı da, bağlamı da, anlamı da değişiyor tabi. İşin içinden çıkılamayınca da, ‘O da paraleldir Abi, o da FETÖ’cüdür’ kolaycılığı ile duyulan farklı fikirler değersizleştiriliyor akıllarınca.
1941 senesinde Tunus’un güneybatısında bir köyde, çiftçilik yapan Berberi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Raşit Gannuşi. Ülkesinde başladığı eğitim hayatını Mısır ve Suriye’de sürdürdü.
1970’li yıllarda ülkesine dönen Gannuşi, Nahda Hareketi’ni başlattı. Kendisini ‘Müslüman demokrat’ olarak tanımlayan Gannuşi’nin siyasi düşüncesinin temelinde, devlet otoritesi karşısında halkın güvenliğini sağlamak var.
1980 yılında Londra’ya sürgün edilen Gannuşi, 2011 yılında, Tunus’un 23 yıllık Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin bin Ali’ye karşı başlatılan Yasemin Devrimi’nin ardından Tunus’a dönerek aktif siyasete başladı. Nahda Hareketi’nin genel başkanlığına seçildi.
Türkiye’ye gelmeden önce yaptığı açıklamada da, “Tunus’ta başımıza ne geldiyse başkanlık yüzünden” geldi, dedi.
Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Ali’nin ülke dışına kaçmasıyla sonuçlanan devrimin ardından Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Gannuşi, ülkede barışın tesisi adına yarıştan çekilmiş ve Cumhurbaşkanlığı’nı Tunus’taki laik bloku toplayan ve temsil eden El Bacı Kaid el Sebsi’ye bırakmıştı.

Raşid el-Gannuşi, partisinin 2012’den beri yapılan ilk kongresinin açılışında laiklik ve özgürlük vurgusu yaptı:
“Dini siyasi mücadelelerden uzak tutmak istiyoruz. Tarafsızlık çağrısında bulunuyoruz. Modern bir devlet, ideolojiler, büyük sloganlar ve siyasi kavgalarla değil, uygulanabilir programlarla işler.
Devletin gücü, baskı ve özgürlüklerin reddi anlamına gelmediği gibi; özgürlük de kaos anlamına gelmez.”
Kongreden önce de Fransız Le Monde gazetesine konuşan Gannuşi, Arap Baharı sonrası Tunus’ta siyasal İslam’a yer kalmadığını ifade etti:
“Tunus şu an bir demokrasidir. 2014 Anayasası seküler ve dini aşırıcılığa limit koydu. Siyasal İslam’ı bırakıp, demokratik İslam’a geçiyoruz. Siyasal İslam’ı temsil ettiğimizi iddia etmeyi bırakıp, Müslüman demokratlar olduğumuzu söylüyoruz!”
İşte, ülkesine döndükten bir ay sonra bile Raşit Gannuşi’nin söylediklerinin mahallede huzursuzluk yaratmasının sebebi bu söylemler. Huzur, neredeydi sahi!

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com