‘Vakıfbank’ta para aklamam için Erdoğan ve Babacan onay verdi’

ORHAN AKKURT 01 Aralık 2017 DÜNYA

ABD’nin İran’a uyguladığı ambargonun delinmesiyle ilgili davanın üçüncü gününde itirafçı tanık Reza Zarrab, suça konu işlemleri dönemin Başbakanı Erdoğan ve Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın talimatıyla yaptığını söyledi.

Dünkü duruşmada İran’a yönelik ambargoyu nasıl deldiğini anlatan ve eski bakanlar için ‘rüşvet’ iddialarında bulunan Reza Zarrab, bugünkü duruşmada da savcının sorularını yanıtlamaya devam ediyor.

Zarrab dünün aksine bugün duruşmaya hapishane kıyafetleri ile gelmedi. Zarrab’ın koyu bir ceket ve açık renkli bir gömlek giydiği gözlendi. Savcı ve hakimin çapraz sorguya aldığı Zarrab “Süleyman Aslan’a rüşvet vermek için Zafer Çağlayan’ın onayını almam gerekti. Süleyman Aslan bana aldığı risk nedeniyle çok rahatsız olduğunu söyledi. Bir şekilde geleceğini garanti altına almak istedi”  diye konuştu.

“HAKAN ATİLLA RÜŞVET İSTEMEDİ”

Reza Zarrab, tutuklu olarak yargılanan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’ya hiçbir zaman rüşvet vermediğini, Atilla’nın da böyle bir talebinin söz konusu olmadığını söyledi. Zarrab, Hindistan’da bulunan İran parasını Türkiye’ye oradan da İran borçlarını ödemeye nasıl kanalize etmeye çalıştıklarını detaylı bir şekilde anlattı. Zarrab, Hindistan’dan Halk Bank’a gelecek olan İran parasının, daha sonra ArapTürk Bankası (A&T)’na aktarılıp kendi hesabına geçirmeyi planladıklarını paylaştı.

İran’ın bir ara kendisini aradan çıkartarak Halk Bankası ile direk ticaret yapmayı teklifi ettiklerini ancak Süleyman Aslan’ın bunu kabul etmediğini belirtti. Zarrab, muhasebe kayıtlarının bulunduğu excel dosyasında Saatçi Yusuf kısmının, Zafer Çağlayan’a alınan saatler olduğunu kaydetti. Saatçi Yusuf isminin bulunduğu bölümde 200 bin Euro yazması, salondakilerin gülüşmelerine sebep oldu.

Zarrab’ın ifadelerinin bir kısmı şöyle;

Çağlayan kardan yüzde 50 pay alıyordu. Çağlayan’ın olmadığı hiç bir işimiz olmadı. Bazen banka ekstelerimizi alıp kontrol ediyordu. Ziraat Bankası ve Vakıfbank’ta o dönem Halk Bankası gibi İran ticaretine çalışmak istiyordu.

Çağlayan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Hazine Bakanı Ali Babacan’ın Ziraat ve Vakıfbank’ın da İranla ticaret yapmasına onay verdiğini söyledi.

Levent Balkan da tabloya eklendi.

Hakan Atilla’ya kesinlikle rüşvet vermedim. Neden sorusu üzerine? Ekonomi Bakanı’na rüşvet veriyorum, Halk Bankası Genel Müdürü’ne rüşvet veriyorum, başkasına verme ihtiyacı hissetmedim. Talep eden de olmadı zaten.

Halkbank’la aynı sistemi Çin’de de kurduk. Fakat sadece bir kaç ay sürdü. İşin içinde İran olduğunu öğrenen tüm Çin bankaları derhal işlerimizi durdurdu.

Excel tablodaki saat için hakim hangi saat diye sordu Reza Bir çok saat vardı hangisi bilmiyorum dedi.

19 Mart 2012-19 Mart 2013 tarihleri arasında Zafer Çağlayan’a toplam 31 milyon 789 bin 500 dolar rüşvet verilmiş. 2 milyonu yanlışlıkla Süleyman Arslan yerine Çağlayan’a gönderildiği için geri alınmış.

Amerika’nın Sesi’nin aktardığına göre Zarrab oturumda, Vakıf Bank’la Ziraat Bankası’nın da Halkbank gibi “para aklama operasyonunda” kullanılması için onay aldığını iddia etti.

Savcının “Bu onayı kimden aldınız?” sorusuna, “Zafer Çağlayan bana dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Babacan’dan onay alındığını söyledi” cevabını verdi.

“HAKAN ATİLLA RÜŞVET İSTEMEDİ”

Reza Zarrab, tutuklu olarak yargılanan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’ya hiçbir zaman rüşvet vermediğini, Atilla’nın da böyle bir talebinin söz konusu olmadığını söyledi. Zarrab, Hindistan’da bulunan İran parasını Türkiye’ye ordanda İran borçlarını ödemeye nasıl kanalize etmeye çalıştıklarını detaylı bir şekilde anlattı. Zarrab, Hindistan’dan Halk Bank’a gelecek olan İran parasının, daha sonra ArapTürk Bankası (A&T)’na aktarılıp ordan da nasıl kendi hesabına geçirmeyi planladıklarını paylaştı.

İran’ın bir ara kendisini aradan çıkartarak Halk Bankası ile direk ticaret yapmayı teklifi ettiklerini ancak Süleyman Aslan’ın bunu kabul etmediğini belirtti. Zarrab, muhasebe kayıtlarının bulunduğu excel dosyasında Saatçi Yusuf kısmının, Zafer Çağlayan’a alınan saatler olduğunu kaydetti. Saatçi Yusuf isminin bulunduğu bölümde 200 bin Euro yazması, salondakilerin gülüşmelerine sebep oldu.

Zarrab’ın ifadelerinin bir kısmı şöyle;

Cağlayan ortağımda kardan yüzde 50 pay alıyordu. Çağlayan’ın olmadığı hiç bir işimiz olmadı. Bazen banka ekstelerimizi alıp kontrol ediyordu. Ziraat ve Vakıf Bank’ta o dönem Halk Bankası gibi İran ticaretine çalışmak istiyordu.

Çağlayan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Hazine Bakanı Ali Babacan’ın Ziraat ve Vakıfbank’ın da İranla ticaret yapmasına onay verdiğini söyledi.

Levent Balkan da tabloya eklendi.

Hakan Atilla’ya kesinlikle rüşvet vermedim. Neden sorusu üzerine? Ekonomi Bakanı’na rüşvet veriyorum, Halk Bankası Genel Müdürü’ne rüşvet veriyorum, başkasına verme ihtiyacı hissetmedim. Talep eden de olmadı zaten.

Halkbank’la aynı sistemi Çin’de de kurduk. Fakat sadece bir kaç ay sürdü. İşin içinde İran olduğunu öğrenen tüm Çin bankaları derhal işlerimizi durdurdu.

Excel tablodaki saat için hakim hangi saat diye sordu Reza Bir çok saat vardı hangisi bilmiyorum dedi.

19 Mart 2012-19 Mart 2013 tarihleri arasında Zafer Çağlayan’a toplam 31 milyon 789 bin 500 dolar rüşvet verilmiş. 2 milyonu yanlışlıkla Süleyman Arslan yerine Çağlayan’a gönderildiği için geri alınmış.

Süleyman Aslan’ın kendisine, “El eli yıkar, elde yüzü yıkar” dediğini söyleyen Zarrab, yargıcın bu cümlenin ne demek olduğu sorusuna “Bu, Süleyman Aslan’ın yardımına karşılık rüşvet istediği anlamına geliyor” cevabını verdi.

İran Ulusal Petrol Şirketi (NIOC) ve Naftiran şirketi yetkilileriyle ve Bijan Alipour, Recai adlı İranlı şahıslarla toplantılar yaptığını söyleyen Zarrab  görüşmeye Hindistan’dan işadamları da katıldığını ve bu ülkede Hindistan’da toplanan paraların Türkiye’ye nasıl aktarılacağının konuşulduğunu belitti.

Zarrab, Hindistan’dan Türkiye’ye yapılacak para transferleriyle ilgili de bir şema çizdi.

Cumhuriyet’in aktarımına göre duruşmada şu gelişmeler yaşandı:

Zarrab “Tıpkı Zafer Çağlayan gibi bu da para istiyor diyorum”, ‘Bu’ diyerek, Süleyman Aslan’ı kastediyor.

Zarrab, Aslan’ın “içim rahat değil” demesini “para istiyor” şeklinde yorumladığını ve bankadan çıkıp “sağ kolu” Abdullah Happani’yi aradığını ifade etti.

Zarrab, “Aslan’a sürekli uyarı geliyordu. Amerika’dan, ABD’nin İran’la ilgili işlemlerden duyduğu kaygılarla ilgili uyarılardı.” dedi.

Zarrab, ‘Aslan, para istiyordu.” dedi. Aslan’a rüşvet verebilmek için Zafer Çağlayan’dan onay alması gerektiğini iddia etti.

Süleyman Aslan’ın çok büyük bir risk aldığını, içinin rahat olmadığını söylediğini iddia eden Sarraf, “Aslan bir şekilde geleceğini garanti altına almak istiyordu” dedi.

Zarrab, Arap Türk Bankası’ndan bu sistem için onay aldıktan sonra, Süleyman Aslan’a gidip bankanın sistemi kabul ettiğini aktardığını söyledi.

Zarrab, parayı dolar olarak göndermeleri durumunda paranın ABD bankacılık sistemlerinden geçmek zorunda kalacağını anlatıyor. Avro kullandıkları zaman da Avrupa bankacılık sistemine takılacaktı. Ama TL olduğu için Türkiye’de kalıyordu ve dikkat çekmiyordu.

Zarrab, “Para Türk lirası cinsinden olduğu için EFT olarak gönderiliyordu. Böylece Halkbank, “Bizi ilgilendirmez, istediğiniz kişiye parayı göndeririz” diyebiliyordu. Çünkü uluslararası bankacılık düzenlemeleri konusunda bir kaygıları yoktu” ifadelerini kullandı.

Zarrab, “Para Hindistan’dan Halkbank’taki hesaba geçince, Halkbank bunu Türk lirasına çeviriyor. Çünkü Arap Türk Bankası’na Türk lirası cinsinden yatırılıyor ve uluslararası bir muhabir banka üzerinden gönderilmiyor. Bu yüzden uluslararası filtreler takılmazdı, dikkat çekmezdi” dedi. .

Zarrab, paranın geldiği ülkeler arasında İtalya ve Hindistan’ı saydı ve “Karmaşık” dedi.

Savcı’nın ‘Peki neden farklı bankaya transfer yapılıyor?’ sorusuna Sarraf, “Araya başka bir banka sokarak, paranın kaynağını gizlemek için” yanıtını verdi.

“Para bu bankaya gidecek, oradan sana gelecek, senden de bana gelecek.”

Zarrab şu ifadeyi tekrarlıyor: Hindistan’dan paralar Halkbank’a; Halkbank’tan da Arap Türk Bankası’na gönderiliyor. Buradan da Sarraf’ın hesabına aktarılıyor, altına çevriliyor ve ticarette kullanılıyor.

Zarrab, Eker ile Hindistan’dan Türkiye’ye para aktarma meselesini konuştuklarını söylüyor.

Paranın Halkbank’tan Arab Türk Bankası’na (A&T Bank) aktarılmasına karar veriyorlar.

Ekim 2012’de Zarrab ile Arab Türk yetkilisi Özgür Eker arasında geçen bir telefon görüşmesinden söz ediliyor.

Swiss Otel’de düzenlenen toplantıya katılan kişilere ait kartvizitler gösteriliyor. İsimler arasında Kadri Kaleli geçiyor. Ayrıca Aslan ve Atilla da katılmış.

Zarrab, Bijan Alipour’dan gelen bu talebin, Süleyman Aslan tarafından reddedildiği bunun mümkün olmadığını söyledi.

Zarrab: Aslan, İran adına uluslararası ödemelerde aracılık yapamayacaklarını, ancak mevcut sistem üzerinden ödemeleri yapmaya devam edebileceklerini söyledi. “Mevcut sistem” dediği bendim.

Toplantıda konuşulan diğer bir konu da, Halkbank’ın, İran’ın uluslararası ödemeleri doğrudan yapması için düzenlemeleri esnetmesi.

Zarrab, Süleyman Aslan’ın bu anlaşmayı kabul ettiğini ancak bir koşulu olduğunu belirtiyor. Buna göre, “Halkbank’ta Hint şirket adına açılan hesap medya tarafından öğrenilirse, anlaşma çöpe gidecekti.”

Zarrab bu ikinci bankadan parayı, altın karşılığında alacağını, sonra bunları nakde çevirip uluslararası ödemeleri yapacağını söyledi.

Peki para Hindistan’dan Halkbank’a nasıl getirilecekti? Hindistanlı şirket, Halkbank’ta hesap açacaktı. Hindistan’da ham petrolü alan şirket, parayı doğrudan Halkbank’taki hesaba yatıracaktı. Paralar başka bir Türk bankasına geçirilecekti. Zarrab da parayı bu bankadan alacaktı.

Zarrab yine şema çiziyor. “İlk olarak NIOC’a ait paranın Hindistan’dan, Halkbank’taki NIOC hesabına getirilmesi gerekiyordu.” Ardından İran’ın talebi geldi. “NIOC, Halkbank’ın uluslararası ödemelere doğrudan aracılık etmesini istiyordu.”

Sanık Hakan Atilla’nın ismi bu noktada tekrar geçmeye başlıyor. Zarrab, Hindistan’a yapılan ham petrol satışlarından biriken paranın nasıl aktarılacağını görüştüklerini söylüyor. “İranlılar baskı yaptı ve Halkbank’tan uluslararası ödemeleri yapmalarına olanak verilmesini istedi” diyor.

Söz edilen tapede, Onur Kaya ve Zarrab, Zafer Çağlayan’dan söz ediyor. Zarrab, “İran heyetiyle Zafer Çağlayan’ın katılacağı bir toplantı ayarlayacaktık.” dedi. Çağlayan ve NIOC, Petrol Bakanlığı ve Sermayeh Bankası yetkililerinin katıldığı toplantılar düzenlediklerini söyledi.

Zarrab: Zafer Çağlayan ve İranlılar arasında birçok toplantı yapıldı. Bu toplantılara ben de katıldım.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com