Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan foto muhabiri Çağdaş Erdoğan’dan mektup var. P24’te yayımlanan mektupta Erdoğan, “Canlar! Atlatacağız, bu günleri de atlatacağız. İhtiyacımız olan tek şey birbirimize daha sıkı tutunmamız. Resim çizin, fotoğraf çekin, yazı yazın…” dedi.
Canlar,
Hepinizi özlem ile selamlıyorum… İçinden geçtiğimiz akıl dışı zamanlara inat iyi olmanızı umut ediyorum. Ben noktasında bir kaygınız olmasın. Geçtiğimiz haftalarda yaşadığım olumsuzluklara rağmen iyi ve uzun zamandır olmadığım kadar umutluyum…
Dostlarım, öncelikle yaşadığım “kamera şakası” kıvamındaki olaydan söz etmek gerekirse; malumunuz Kurban Bayramının 2. Günü yani 2 Eylül Cumartesi günü gözaltına alındım. Gözaltı gerekçesi olarak yıllardır nefes almak için gittiğim Yoğurtçu Parkı’nda devlet kurumuna ait olduğunu söyledikleri “görünmez” binanın fotoğrafını çektiğim iddiası gösterildi. Duruma anlam veremedim öncesinde. Meselenin aslını ise götürüldüğüm Emniyette öğrendim.
Bir süre önce A Haber tarafından da hedef gösterilmem sonrası başlatılan sürecin devamı imiş. Sokağa çıkma yasakları süresince Cizre, Nusaybin, Şırnak’ta uluslararası ajans ve gazeteler için çektiğim fotoğraflar suç teşkil ediyormuş. Bardağı taşıran nokta ise The Guardian’ın Nusaybin’de çektiğim bir fotoğrafı yılın fotoğrafları arasında göstermesi. Uzun lafın kısası New York Times, BBC, Guardian başta olmak üzere onlarca uluslararası gazete ve dergide yayınlanan fotoğraflarım “silahlı terör örgütü” adına faaliyet yürütme kapsamına giriyormuş! Hattâ hızını alamayan iddia makamı Londra’da yayımlanan CONTROL kitabımda da yer alan mafya ve köpek dövüşü fotoğraflarını “PKK üyesi” yazısı ile önüme “suç delili” olarak sundu!
Sanatın, bilimin ve hukukun politik kaygılar sebebi ile ayaklar altına alındığı günlerde, bu durumu garipsemedim doğrusu… Biraz da gururlandım. Hele ki iddia makamının temsil ettiği politik aklı ve o aklın ürünü olarak ortaya çıkan cinnetin mağduru insanları; Hrant’ı, Berkin’i, Nuh Köklü’yü, Taybet Anne’yi düşününce. Bir gazeteci olarak savaşın ve yaratılan düşmanlık uçurumunun anlamsızlığını savunduğum için cezaevinde olduğumun bilincindeyim. 13 gün süren tecrit ve gözaltı sonrası hiçbir âdil sorgulamanın olmadığı ve onlarca aksi delile rağmen tutuklanmam bunun göstergesi. İddia ve yargı makamına göre artık ben “terör örgütü üyesi” sanığım. New York Times, Guardian, BBC ve diğerleri terör örgütü!
Canlar! Atlatacağız, bu günleri de atlatacağız. İhtiyacımız olan tek şey birbirimize daha sıkı tutunmamız. Resim çizin, fotoğraf çekin, yazı yazın… Tarihî günlerden geçiyoruz ve bu sürecin tanığı bizleriz. Bunun sorumluluğunun bilincinde olmalıyız. Hepinizi özlem ile selamlıyorum.
5 Nolu L Tipi C.İ.K. C-19
Silivri / İstanbul
