Masa

CEVHERİ GÜVEN 18 Eylül 2017 Genel

Yüzlerce kitapla dolu odada nereden baksan yüz yıllık ahşap masanın etrafında memleketinden ayrılmak zorunda kalmış bir grup Türkiyeli oturuyoruz.

Müzisyen arkadaşımız bazen bağlama bazen kemençenin nameleriyle getiriyor memleketi masamıza. Türküler söyleniyor…

Sosyalist, anarşist, cemaatçi, solcu, sol örgüt mensubu, Türkiyeli, Suriyeli, Kürt, Türk, Laz, Sünni, Alevi, sosyolog, marangoz, akademisyen, müzisyen, gazeteci, öğrenci, stajyer, işsiz, mülteci ve çocuklar….

Masanın etrafındakileri tanımlayabileceğim sıfatlar bunlar ki daha da çeşitlendirilebilir.

Erdoğan için tüm teröristlerin bir araya geldiği fotoğraf, benim için umudun tablosu.

Farklı kimliklerin, kimliklerini gizlemek zorunda kalmadan konuşabilmeleri, anlaşabilmeleri, bir araya gelebilmeleri Türkiye topraklarında mümkün olmadı. Çekmekte olduğumuz acıların temeli budur.

Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olup “Kürdüm” diyemediği, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olup “cemevlerinin sorunlarından” bahsedemediği bir ülke Türkiye.

Birbirimizin kimliğini biliyor ama zor konularda pas geçiyoruz. Memleketten uzakta bile yeterince “açık” olamıyoruz.

Tek istisna dışında.

Aramızda dibi görmüş biri var.

Köyde büyümüş, sol bir örgütün içinde serpilmiş, kırsal kadroyu görmüş, Avrupa kadrosunun yaptıklarına şahit olmuş, Türkiye’yi tanımış, Avrupa’yı tanımış, baskılar, zorluklar, ayrılıklar yaşamış, dejenerasyonlara tanık olmuş, kimi zaman yapayalnız, kimi zaman beş parasız kalmış ama hep direnmiş, hep ayakta kalmış biri.

Vel hasıl memlekette bir insan ne yöntemle nasıl ezilecekse ezilmiş.

Geçmişime dair gördüğü tüm hataları inanılmaz açıklıkla söyleyebiliyor.

Bu açıklık rahatlatıyor beni. Aynı açıklıkla karşılık bulmak da onu.

Dost olabilmemizdeki sır bu sanırım.

Şimdilerde tutsaklara giydirilmek istenen tek tip kıyafeti devlet sürekli giydirmek istedi vatandaşlarına. Giymeyen, giymeye direnen hiç kimsenin işi rast gitmedi memlekette.

Devlet geçmişte zulmünü farklı gösterir ama kimlik nedeniyle yapardı. Şimdi buna ihtiyaç duymuyor rejim. İnsanları bizzat kimlikleri nedeniyle ezdiklerini gururla ilan ediyorlar.

Acı bir süreç olsa da kimsenin kimliğini gizlemek zorunda kalmayacağı bir gelecek inşa etmekten başka çaremiz yok.

Öyle bir travma ki bu, Türkiye’den uzakta iltica memurunun karşısında “Ben cemaattenim” ya da “Ben Kürtüm” demekten çekiniyor insanlar. Bu cendereden kurtulmadan Türkiye’de hiçbir sorun aşılamaz.

Hiç kimse kimliğini gizlemek zorunda kalmamalı ki yüzlerce yıllık sorunlarımızı çözecek yüzleşme dönemi başlayabilsin.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com