İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan 30 yaşındaki biyokimya asistanı Dr. Orhan Çetin, OHAL uygulamalarını, sorumsuz KHK listelerinin bu dünyadan kopardığı değerlerden sadece biri. Sıradan, kendi halinde, başarılı insanların hayatlarının nasıl bir anda karartıldığının en somut göstergesi. Sonu ‘cı’ ile ‘cü’ ile biten bir yafta yapıştırdığınızda çaresiz ve savunmasız kalan Anadolu gençlerinden biriyidi sadece. Kendisine atılan iftira ve yakıştırmalara, açığa alınmaya dayanamadı iyilik taşıyan kalbi. Çalıştığı hastanenin 10’uncu katından atlayıp hayatına son verdi.
Yerel ve ulusal basın ağız birliği etmiş gibi ‘intihar’ dedi ve geçti. Oysa yaşanan ne ilk ne de sondu OHAL uygulamaları ile hayatı karartılan, mesleğinden edilenlere ait trajediler silsilesinin. Yüz binlere ulaşan açığa alma ve ihraçlarda olduğu gibi Orhan Çetin’e de kendini savunma hakkı tanınmadı. Hakkında dava açılmadı. Bir gece yarısı Kanun Hükmünde Kararname ile neyle suçlandığını bile bilmeden kapının önüne konuluverdi.
Dedikodularla, gelişigüzel fişlemelerle, ihbarlarla, ispiyonlarla insanların sıradan hayatlarının mahvedilmesi işten bile değildi artık. Miting meydanlarında gençlere “kininin takipçisi” olmalarını öğütleyen siyasetçiler bunu pratik uygulamalarla da gösteriyordu. Açığa alındıktan sonra çalıştığı Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde intihar eden Asistan Dr. Hasan Orhan Çetin için hastanede anma töreni düzenlenmesine bile izin vermedi ‘OHAL kafası’.
Orhan Çetin’in herhangi bir suçu olup olmadığını tartışmak bile yersiz artık. Kahrolan ailesi, üzülen dostları dışında hakkını arayacağı bir merci de kalmadı. O Türk Sağlık Sen üyesiydi. Türk Kamu-Sen’e bağlı bu sözde sendika hiçbir üyesine sahip çıkmadığı gibi Çetin’e de sahip çıkmadı. Üyesi olduğu Türk Sağlık Sen İzmir 1 No.lu Şube Başkanı’nın sosyal medya açıklaması da “üyeler alışverişte görsün” kabilindendi.
Cenazesinde başka hastanelerden de sağlık çalışanlarının katıldığı anmaya, Dr. Hasan Orhan Çetin’in üyesi olduğu Türk Sağlık Sendikası’nın katılım çağrısını geri çevirdiği de öğrenilmişti.
Törende ilk sözü alan Dr. Hasan Orhan Çetin’in mesai arkadaşı Gürbüz Güngör “Bir yıldır tanıyorum. Bir karıncayı bile incitmezdi. Laboratuvarda sadece doktorluk yapmazdı. Temizliğini, bilgisayarın tamirini, yapabileceği her şeyi yapardı. Bu ilk değil sağlık çalışanların için ama son olsun. Çok üzüntülüyüz. Laboratuvardaki arkadaşlarımız bugün ceset gibi çalıştılar. Işıklar içinde yatsın” dedi arkasından.
TTB Merkez Konsey Üyesi Funda Obuz, Dr. Hasan Orhan Çetin’in, OHAL sürecinde ihraç edilerek ya da açığa alınarak görevinden uzaklaştırılan binlerce sağlık çalışanından yalnızca biri olduğunu belirterek şunları söyledi “OHAL uygulamaları, haksız, ve hukuksuz olarak görevinden uzaklaştırılan Dr. Hasan Orhan Çetin’in yaşamını yitirmesinin doğrudan sorumlusudur. OHAL’in , bir an önce kaldırılması, haksız ve hukuksuz yere açığa alınanların, ihraç edilenlerin görevlerine dönmeleri ve adil yargılanma hakkı için verdiğimiz mücadeleyi güçlendireceğiz.”
Şimdi arkadaşlarına düşen, üniversitenin Tıp Fakültesi Öğrenci Tanıtım Sayfası grubunda yaptığı çağrıda en güzel buket seçilen çiçek demetini mezarı başına bırakıp birer Fatiha okumak olacak. Çünkü giden geri gelmeyecek… Doktor Orhan Çetin geçmiş güzel günlerde onca işinin arasında arkadaşlarının gayretlerini de unutmamış, şu mesajı paylaşmıştı: “Merhaba hastanemizden asistan arkadaşlarımızın katıldığı buket yarışmasında en çok beğeni alan kazanacaktır. Linkteki fotoyu beğenirseniz sevinirim
:)”