Genç bir doktorun OHAL sonucu ölümü

CEM MORA 21 Şubat 2017 Genel

Yeşil beyaz polo tişörtün altında tiril tiril beyaz pantolon ve beyaz ayakkabılar. Kısa kesilen siyah saçları, yanık teniyle bir İtalyan bıçkını da olabilir, Yunan hergelesi de… Ama Antalya’ya, İzmir’e daha çok yakışıyor. Nereli olursa olsun Hasan Orhan Çetin bir Akdenizli, Egeli… Yanında alnına öpücük kondurduğu beyazlar içinde evleneceği kadınla dünyanın en mutlu kişisi. Müstakbel eşi Pelin gelinlik yakıştırması yapılacak kadar şık giysisi için, “bu daha prova” diyordu tebrik edenlere… Arkalarında ise onlara sevgiyle bakan, mutluluk koşusuna yetişmeye çalışan dostları vardı. Onlardan biri de tutkuyla bağlandığı hayata veda ederken arkasından ağıt yakan Uğur Muslu.

Bugün Türkiye’de özgürce gazetecilik yapma ve genç doktor Hasan Orhan Çetin’in öyküsünü canlı şahitlerinden dinleme imkanı neredeyse yok. Pek kimsenin umurunda da değil açıkçası. Sanal dünyadaki izlerinden görüldüğü kadar “Canımız, ciğerimiz” dediği arkadaşının ardından vefakar dostu Orhan Muslu’nun acısını hissetmemek imkansız. Beraber büyüdüğü ve her şeyini paylaştığı arkadaşına o uğursuz iftirayı atanlara Allah’ın soracağı hesaptan emin. “Senin nasıl okuduğunu, nasıl büyüdüğünü, ne zorluklarla doktor olduğunu, kazanma savaşını tek başına nasıl verdiğini ben biliyorum. Hepimiz biliyoruz.” yazıyor duvarında yayımladığı Facebook mesajında: Kardeşim sen hep doğrucuydun, hep dürüsttün, en mantıklımız en bilgilimiz en temizimizdin.” diyor.

Afyon Kocatepe Üniversitesi’nden 2010 yılında mezun olmuştu Dr. Hasan Orhan Çetin. Sonra sosyal medya hesabından da paylaştığı matrak askerlik günlerini yaşamıştı. 2012’de müstakbel eşi Pelin Hanım’la çektirdiği fotoğraf yeni ve heyecanlı bir yaşamın da başlangıcıydı. Bir yıl sonra da beyaz, süslü ve nostaljik bir Volkswagen minibüsle dünyaevinin yolunu tuttular.
Antalya’da lise aşkı Pelin Onarer’e yaptığı ilginç bir evlilik teklifinin üzerinden çok geçmeden mutlu sona ulaşmışlardı. 6 yıllık birlikteliklerini sıra dışı bir teklifle hayat arkadaşlığına dönüştürmeyi planlayan Hasan Orhan Çetin, Kumluca’ya bağlı Adrasan Beldesi’ndeki su altı dalış eğitimi veren merkeze kız arkadaşı Pelin Onarer’i götürmüştü. Önce temel dalgıçlık eğitimi almasını sağladı. Sonra üşenmedi iki kafadar arkadaşıyla Çamyuva yakınlarındaki Altınova Çayı’ndan çapları 15-20 santimetre, ağırlıkları 4-5 kilo olan 280 taşı özenle seçerek, toplam 1100 kilo taşı Adrasan sahiline getirdi. Dalgıç arkadaşıyla taşları sahilde 15 metre açığa taşıdı Hasan Orhan Çetin ve 6 metre derinliğe ‘Benimle evlenir misin’ yazdı. Üstüne taşlardan bir de kalp yaptı.

https://www.facebook.com/orhansworld/videos/vb.606957388/10151020419457389/?type=2&theaterhttps://www.facebook.com/orhansworld/videos/vb.606957388/10151020419457389/?type=2&theater
 
Artık herşey hazırdı. Hasan Orhan Çetin ve profesyonel 2 dalgıçla birlikte 6 metre derinliğe dalan Pelin Onarer, ‘Benimle evlenir misin’ yazısını görünce şaşırdı. Su altında el işaretiyle dediği evet nikah masasında noktalandı.
Dr. Orhan Çetin bir yandan hastanede çalışırken, diğer yandan da CV’ne yayımladığı makaleleri yetiştirmekle meşguldü. Aradan henüz 5 yıl bile geçmemişti. Fakat herkesle, herşeyle ilgiliydi. Arkadaşlarının açtığı buket çiçek yarışmasının tanıtımı için de kulis yapıyor, sokak hayvanlarıyla da ilgileniyordu. Bulunduğu ortamların tartışmasız en dominant kişisiydi. Bunu da daha çok sempatikliğine ve dost canlısı kişiliğine borçluydu.

En son paylaştığı fotoğrafı 2017 yılının 4 Ocak günü çekilmişti. Önde çerçevesiz gözlük camlarının arkasından gülümseyen bir yüz, arkada beyaz önlüklü mesai arkadaşları. Lacivert laborant giysisinden beyaz hastane kimlik kartının askısı hemen belli oluyor. Fotoğrafa etiketlenenler Saliha Aksun, Candeğer Avşar, Hayat Özkanay, Alperen Halil İhtiyar, Özgür Güneş, Esra Doğan ve Hülya Taş Ünal… Günler sonra olacaklardan habersiz mutlu bir anı yaşıyorlar ve paylaşıyorlar. Daha önce kendi doğum günü için düzenledikleri ve videosunu paylaştıkları mini işyeri partisindeki kadar neşeliler ve eğleniyorlar.

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan 30 yaşındaki biyokimya asistanı Dr. Orhan Çetin, OHAL uygulamalarını, sorumsuz KHK listelerinin bu dünyadan kopardığı değerlerden sadece biri. Sıradan, kendi halinde, başarılı insanların hayatlarının nasıl bir anda karartıldığının en somut göstergesi. Sonu ‘cı’ ile ‘cü’ ile biten bir yafta yapıştırdığınızda çaresiz ve savunmasız kalan Anadolu gençlerinden biriyidi sadece. Kendisine atılan iftira ve yakıştırmalara, açığa alınmaya dayanamadı iyilik taşıyan kalbi. Çalıştığı hastanenin 10’uncu katından atlayıp hayatına son verdi.
Yerel ve ulusal basın ağız birliği etmiş gibi ‘intihar’ dedi ve geçti. Oysa yaşanan ne ilk ne de sondu OHAL uygulamaları ile hayatı karartılan, mesleğinden edilenlere ait trajediler silsilesinin. Yüz binlere ulaşan açığa alma ve ihraçlarda olduğu gibi Orhan Çetin’e de kendini savunma hakkı tanınmadı. Hakkında dava açılmadı. Bir gece yarısı Kanun Hükmünde Kararname ile neyle suçlandığını bile bilmeden kapının önüne konuluverdi.
Dedikodularla, gelişigüzel fişlemelerle, ihbarlarla, ispiyonlarla insanların sıradan hayatlarının mahvedilmesi işten bile değildi artık. Miting meydanlarında gençlere “kininin takipçisi” olmalarını öğütleyen siyasetçiler bunu pratik uygulamalarla da gösteriyordu. Açığa alındıktan sonra çalıştığı Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde intihar eden Asistan Dr. Hasan Orhan Çetin için hastanede anma töreni düzenlenmesine bile izin vermedi ‘OHAL kafası’.

Orhan Çetin’in herhangi bir suçu olup olmadığını tartışmak bile yersiz artık. Kahrolan ailesi, üzülen dostları dışında hakkını arayacağı bir merci de kalmadı. O Türk Sağlık Sen üyesiydi. Türk Kamu-Sen’e bağlı bu sözde sendika hiçbir üyesine sahip çıkmadığı gibi Çetin’e de sahip çıkmadı. Üyesi olduğu Türk Sağlık Sen İzmir 1 No.lu Şube Başkanı’nın sosyal medya açıklaması da “üyeler alışverişte görsün” kabilindendi.
Cenazesinde başka hastanelerden de sağlık çalışanlarının katıldığı anmaya, Dr. Hasan Orhan Çetin’in üyesi olduğu Türk Sağlık Sendikası’nın katılım çağrısını geri çevirdiği de öğrenilmişti.
Törende ilk sözü alan Dr. Hasan Orhan Çetin’in mesai arkadaşı Gürbüz Güngör “Bir yıldır tanıyorum. Bir karıncayı bile incitmezdi. Laboratuvarda sadece doktorluk yapmazdı. Temizliğini, bilgisayarın tamirini, yapabileceği her şeyi yapardı. Bu ilk değil sağlık çalışanların için ama son olsun. Çok üzüntülüyüz. Laboratuvardaki arkadaşlarımız bugün ceset gibi çalıştılar. Işıklar içinde yatsın” dedi arkasından.
TTB Merkez Konsey Üyesi Funda Obuz, Dr. Hasan Orhan Çetin’in, OHAL sürecinde ihraç edilerek ya da açığa alınarak görevinden uzaklaştırılan binlerce sağlık çalışanından yalnızca biri olduğunu belirterek şunları söyledi “OHAL uygulamaları, haksız, ve hukuksuz olarak görevinden uzaklaştırılan Dr. Hasan Orhan Çetin’in yaşamını yitirmesinin doğrudan sorumlusudur. OHAL’in , bir an önce kaldırılması, haksız ve hukuksuz yere açığa alınanların, ihraç edilenlerin görevlerine dönmeleri ve adil yargılanma hakkı için verdiğimiz mücadeleyi güçlendireceğiz.”
Şimdi arkadaşlarına düşen, üniversitenin Tıp Fakültesi Öğrenci Tanıtım Sayfası grubunda yaptığı çağrıda en güzel buket seçilen çiçek demetini mezarı başına bırakıp birer Fatiha okumak olacak. Çünkü giden geri gelmeyecek… Doktor Orhan Çetin geçmiş güzel günlerde onca işinin arasında arkadaşlarının gayretlerini de unutmamış, şu mesajı paylaşmıştı: “Merhaba hastanemizden asistan arkadaşlarımızın katıldığı buket yarışmasında en çok beğeni alan kazanacaktır. Linkteki fotoyu beğenirseniz sevinirim :)”
Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram