Bilimsel araştırmalar iki dilli olmanın zaman algısını değiştirdiğini ortaya koydu. Buna göre iki dile hakim olan insanlar zamanı daha nüanslı algılıyorlar.
İspanyolca ve İsveçce konuşan bir grup üzerinde yapılan araştırmada uzmanlar gruba bir tankın dolması için ne kadar süre geçtiğini ve bu dolumu gösteren bir çizginin ekranda ne kadar zamanda belirdiğini sordular. Bu sorular İspanyolca süre anlamına gelen bir sözcükle (duración) sorulduğunda, katılımcılar zaman tahminlerini yapmak için tankın içindeki hacme odaklandılar ve ekrandaki çizgiye dikkat etmediler. İsveççede zaman anlamına gelen (tid) kelime kullanıldığında ise bunun tam tersi yaşandı.
Araştırmacılara göre bu deneyin de gösterdiği gibi zaman algımız içinde yaşadığımız kültürle şekilleniyor. Lancaster Üniversitesi profesörlerinden ve araştırmanın yazarlarından Panos Athanasopoulos, dilin zaman algımızı değiştirdiğini ve dil odaklı bir algı oluşturduğunu savunuyor. Athanasopoulos’a göre yeni bir dil öğrenmek beyni tekrar “tesisatlandırıyor”. İki dil arasında gidip gelmek beyin jimnastiği işlevi görüyor. Yeni bir dil bize başka bakış açılarının da olduğunu gösteriyor ve bu bakış açılarına adapte olmamız için bizi geliştiriyor.
Birden çok dil konuşmanın zaman algısı dışında sağlığımız üzerinde başka yararları da var. Örneğin yeni bir dil hafızayı korumaya, yaratıcılığı artırmaya ve pek çok işi bir arada yapabilmeye yardımcı oluyor. Uzmanlara göre iki dilli olmak bunamayı da yavaşlatıyor.
