İşadamları neden tutuklanıyor, nasıl serbest kalıyor?

SÜHAN MERİÇ 07 Haziran 2017 GÖRÜŞ

Türkiye’de Gülen cemaati ile gönül bağı olan 50 bin insan mahpus. Yeni doğum yapmış kadınlar, 80’lik dedeler, tekerlekli sandalyedeki nineler, tek başına ihtiyaçlarını gideremeyecek kadar ağır hasta veya engelli kişiler var tevkif edilenler arasında. 10 ay geride kaldı, ekseriyeti ne ile itham edildiğini bile bilmiyor. Nitekim iddianameler hâlâ yazılmadı. Şeffaf ve adil bir muhakeme neticesinde bu insanların masumiyetinin tescil edileceği bilindiğinden ‘içeride ne kadar tutarsak kârdır’ vicdansızlığı yazdırmıyor o iddianameleri.

Aylar sonra muhakeme safahatı başlayanların iddianamelerinde cürüm atfedilen fiillerin Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) hiç geçmemesi de gösteriyor ki bütün bu cadı avının yegane sebebi var o da siyasî intikam. Fakir talebeler için burs vermek, devletin müsaade ve denetiminde faaliyet gösteren Bank Asya’ya para yatırmak, yurt, okul ve üniversiteler inşa ederek memleketin irfanına katkıda bulunmak, birlikten kuvvet doğar diyerek işadamlarını TUSKON çatısı altında ihracat odaklı bir vizyona taşımak…

BAKANLAR KURULU KARARI KANUN OLDU

Yukarıdaki gibi en masum fiillerden cürüm icat edildi. Kanunda geçmese de Bakanlar Kurulu’nun keyfî kararnameleri savcı ve hâkimler tarafından hüccet kabul edildi. Hukuk devletinin ortadan kaldırıldığı karanlık devirde mağduriyetler o kadar fazla ki birindeki trajedi diğerini gölgede bırakabiliyor.

Hükûmetin sesi gazete ve televizyonların peşinen suçlu ilan ettiği bu insanlardan herhangi biri tahliye olmaya görsün! Başta gazeteci kılıklı haysiyet cellatları, nam-ı diğer örtülü ödenekten maaşlı troller başlatıyor recmi. 20 meslektaşımızın tahliye kararının mürekkebi kurumadan yeni soruşturma açtıracak kadar gözü dönmüş bu güruh TUSKON mensubu işadamlarının tahliyelerine de şaibe düşürmek için gece-gündüz mesai yapıyor.

 BEYEFENDİ’YE BOYUN EĞSELERDİ

Neymiş efendim! Falanın damadı, filanın yeğeni imiş. Onların tahliye edilmesine itiraz edenler evvela niçin tutuklu bulunduklarına cevap vermeliydi oysa. Ortada suç yok, suç ve suçlu icadı varsa maznunun akrabalarına, mesleğine ve meşrebine bakmak neyin nesi! Ömer Faruk Kavurmacı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı olduğu için tevkif edilmediği gibi yine aynı saikle tahliye edilmedi. Kavurmacı gibi binlerce işadamının tek suçu hayırsever olmalarıdır.

Kamu kaynakları üzerinde vakıfçılığın safasını süren Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV’ine destek verselerdi hiçbiri hapiste olmayacaktı. Saray elçilerinin getirdiği ‘tam teslimiyet’ mesajını da kabul etseler ve, “Pişmanız. Beyefendi’ye boyun eğiyoruz.” nedamette bulunsalar ne hapis ne de kayyım zulmüne maruz kalacaklardı. Gelir garantili ihalelerle ihya olmaları işten bile değildi.

LİSTELER 15 TEMMUZ’DAN EVVEL HAZIRDI

15 Temmuz 2016’daki şaibeli darbe teşebbüsünden çok evvel hazırlanmış tasfiye listelerinin Sulh Ceza Hâkimlikleri’ne verilmesiyle başladı bütün bunlar. Ne hazindir ki taammüden işlenen/işlenecek hukuk cinayetlerinin suç mahalli olarak Adliye seçildi. Adalet tevzi etmesi icap eden müesseseler zulüm ve haksızlıkların payandası oldu.

Tek suçu Atina’da erdem ve faziletin müdafiliğini yapmak olan Sokrates’i idama mahkum eden hâkimlerin varisi olanların elinde masumiyet karinesi, suçun şahsiliği, suçta ve cezada kanunîlik gibi en temel düsturlar ayaklar altına alınıyor. 50 bin insanın hapiste kalması, müebbete mahkum edilmesi için gazetelerin manşetlerine çekilen iddialar bile bu davaların ne kadar düzmece ve siyasî davalar olduğunu ispat ediyor.

HALK EKMEK YEMİYORLARMIŞ

Neymiş efendim! TUSKON mensubu işadamları Hamidiye suyu içmiyormuş… Türk Hava Yolları uçakları ile seyahat etmiyorlarmış… Halk Ekmek yemiyorlarmış… Yüzde yüz doğru olsa bile bu iddiaların daha doğrusu hezeyanların Ceza Muhakemesi’nde kıymeti harbisi var mı? Şaka değil bunlar ciddi ciddi iddianamede geçiyor. Bir işadamı THY veya başka bir havayolu şirketi ile uçar kime ne? Bunları örgüt üyeliğine emare sayan savcı ile o haberleri manşete çeken gazetelerin yazı işleri müdürleri hangi Halk Ekmek büfesi önünde kuyruğa giriyor acaba?

Suç delili bulamayınca bu akla ziyan ifadelerden müebbetlik ceza icat edildi. Daha şedit cürüm ne olabilir ki! Öyleyse atın zindana ve bir daha gün yüzü görmesinler.

 NEREDESİN İNSANLIK!

21. asrın beşte biri geride kalırken engizisyon ruhlu insanların işlediği bu insanlık suçlarını, hukuk cinayetlerini hangi ehl-i vicdan mazur görebilir. İktidarı, medyayı ve örgütlü muhalefeti esir almış bir siyasî hareketin müsaade ettiği kadar hayırseverlik, tensip buyurduğu kadar gazetecilik yapılacak ve mesele tatlıya bağlanacak öyle mi?

Cemal Süreya, “Küskünlüğüm hayata değil, içindeki beş para etmez insanlara. Bıkkınlığım ise, onların yüzüne bakmak zorunda kalmam aslında.” diyordu. Sanki bugünkü hal-i pür melalimize ayna tutmuş…

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com