Kul istedi bir, Allah verdi bin fotoğraf!

Türkiye’nin eli boş döndüğü, Erdoğan’ın YPG konusunda istediğini alamadığı pek de önemli değilmiş. Hatta ABD’nin Rakka operasyonu için YPG’ye silah verecek oluşunu “TC politikasının resmi çöküşü” falan değilmiş. “Yer misin, yemez misin diye” ulu orta adam dövmek “skandal” mı? Yok canım o hiç değilmiş…

KRONOS 22 Mayıs 2017 GÖRÜŞ

MELİS BURGAZ |

“Bizim medya dünyası” ve hatta yabancı basın, Erdoğan’ın ABD gezisini doğru okuyamıyormuş!

Türkiye’nin eli boş döndüğü, Erdoğan’ın YPG konusunda istediğini alamadığı pek de önemli değilmiş. Hatta ABD’nin Rakka operasyonu için YPG’ye silah verecek oluşunu “TC politikasının resmi çöküşü” falan değilmiş. “Yer misin, yemez misin diye” ulu orta adam dövmek “skandal” mı? Yok canım o hiç değilmiş…

E neymiş, Erdoğan Trump’la istediği fotoğrafı vermiş!

Batı dünyasında meşruiyeti sorgulanan ve hayli tartışmalı bir lider konumundayken, bir anda Oval Ofis’te ABD Başkanı’nın yanında son derece rahat bir karede gözükmesi pek pek önemliymiş!

Kısaca muhalefetimsi yorumculara göre ziyaretin amacı fotoğrafmış. (Bu fotoğraf konusu benim kafamı genel anlamda zaten karıştırıyor, geçen “İslamı” ev kadınlarına anlatacağım diye kendinden geçen bir “beyefendi hoca” fotoğraf çekilmenin zaruri olmadıkça yapılmaması gerektiğin, hatta bu fotoğrafların odanın duvarına asmanın odada namaz kılmayı mekruh hale getireceğine bayağı uzun anlattı.)

Bu siz anlamıyorsunuz çalımıyla “ıhına ve mıhına” yorumların varmak istediği yer sanıyorum, “Batı ittifakı nezdinde, Erdoğan’ın yeri ve konumunu meşrulaştırmıştır” mesajı…

Gerçek aslında çok daha basit: Erdoğan, Batı dünyasının bir parçası olmayı bırakın, bu medeniyetten tiksindiğini çok net anlatabildi ve Batı’yla ancak “al-ver” düzeyinde görüşeceğini ispatladı. Diğer taraftan ABD işimiz gereği “diktatör, şeyh, abuk-subuk rejim lideri” ile bile görüşüyoruz mesajını uzun süredir veriyor. “Ya Bu Erdoğan neden geliyor” diye soranlara bu kez de Sözcü Spicer düzeyinde ‘Mısır ve Çin liderlerinin ziyaretlerinden’ örnekler verildi, biz bu “cins adamlar” ile de çalışıyoruz denmiş olundu.

Erdoğan YPG, Fethullah Gülen, Zarrab konularına pek bir cevap alamadı. Hatta artık ABD yargının ne denli tek adamın elinde olduğunu sindirmiş olacak ki, Erdoğan’a Türkiye’de tutuklanan ABDli vatandaş kastedilerek “Bizim papazı bırak allasen” diye de bir kaç kere yol yaptı.

Ziyaretin siyaseten bir başarısı yok. Ama ne önemi var değil mi, fotoğraf çektirilmiş!

Bir islamcı, Rabia yapmaktan artık baş parmağı açılmayan bir lider fotoğrafına nasıl bu kadar meraklı olabilir. Ya televizyondaki hoca yanlış biliyor, ya Erdoğan’ın boşluğuna gelmiştir diyerek, çok kısıtlı İslami bilgimi bir nebze genişletmek amacı ile yine çok popüler bir hocamıza mail yolu ile danıştım. Kendileri “Boy resimlerini kapalı bir yerde tutmak, ancak gerektiğinde görülecek halde muhafaza etmekte beis yoktur. Ayrıca bazı müseccel şahısları tanımak için çekilen zaruri boy resimleri için de ruhsat vardır. Bunlar ihtiyaç resimleridir.” dedi.

İçim rahatladı, yine her şey kılıfına, ay pardon İslam’a uygunmuş…

“Washington seferinden” fotoğrafı ile dönen Cumhurumuzun Başkanı ayağının tozuyla TÜSİAD çıkartmasına katıldı.

Bu arada bir uyarı yapayım, zamanınız, sinir sisteminiz ama en önemlisi teknik alt yapınız ( dev ekran ve full HD) elveriyorsa, bu “ümmete çağrı” yayınlarını seyredin. Çok acayip duygular uyandırıyor, bitki böcek odadaki her şey etkileniyor. Hatta geçen 7 senedir açmayan kaktüs, sayın Erdoğan’ın 19 Mayıs’taki “Seçme seçilme yaşını indirdik, unutmayın Fatih Osmanlıyı 13 yaşında yönetmeye başladı” sözlerinden sonra bir anda 3 yerinden kırmızı çiçekler verdi. Gelin görün 6 dakika sonra Başbakan Binali’nin “Yeni evlenecek gençlerimize çeyiz hesabı uygulamasını başlattık.” sözlerinden sonra suyunun tamamını salarak, saksının içine tabir yerindeyse gömüldü. Neyse, bu duyguları ve odada meydana gelen tabiat olaylarını başka bir yazıda geniş ve detaylıca anlatırım.

Evet TÜSİAD çıkartması. Cumhurumuzun reisi, TÜSİAD’ın en tepe organı Yüksek İstişare Konseyi toplantısında Türkiye’nin “Ay galiba içki içemeyeceğiz bundan sonra” sıkıntısı ile yanıp kavrulan iş dünyası ile görüştü, Başkanı’nın dile getirdikten sonra stresten şeker hastalığına yakalanacağını düşündüğüm “OHAL’in kaldırılması isteğine” TOK-KAT gibi bir cevap verdi: Her şey huzura, refaha kavuşmadan OHAL’i kaldıramayız.

Bu “OHAL tadında bir rejim kurmadan, OHAL’i kaldıramam kardeş, pardon!” demek.

Ama işte, şeytan detaylarda “Huzura ve refaha kavuşmadan.”

Huzur nerde? Ha, tamam huzur Siyasal İslam’da diyebilirsiniz, yani hala içiniz kaldırıyorsa diyebilirsiniz… Ama huzurun daha mutlak olarak hükmettiği alanlar var… Ölüm mesela…

Paradoks gibi görülebilir ama huzur genelde bitiştedir.

Erdoğan her ne kadar bu sonu “muhaliflerin sonu” olarak kurgulasa da, sonun farklı biteceği tecrübe ile sabit. Sonun başındayız, bu rejimin çöktüğü bilemediniz çökmeye başladığı ortada…

#Erdoganbodyguards diye sosyal medyada paylaşılanları takip ettiyseniz, dünyada artık “Türk” dendiğinde akla ne geldiğini anlamanız kolaylaşacaktır.

Büyük ihtimal, ilk gençliklerinde 3 cümleyi geçemeyen milli görüş doktrinlerini karate salonlarında pratiğe döken, bu korumalar ABD’de hala gazetecilerin fotoğraf çekebildiğini unutmuş olduklarından “atıl kurt” mesajını alır almaz giriştikleri göstericilerin kanlı ve dağılmış yüzlerinin basına yansıyacaklarını akıl edemediler. Belki de ettiler ve “Reyiz, fotoğraf diyor, ne çok fotoğrafla dönersek o kadar kar” diye düşündüler.

Artık bundan sonra “ ABD’de Türk diasporası güçlensin” diye kendilerini de yırtsalar, “32 katlı gökdelen Türkevi” inşa edip Osmanlı-Selçuklu motifleriyle de süsleseler, “1 Milyon dolar mı, verin gitsin yeter ki Türkiye lobisi yapsınlar” diye kurnazlıklar da yapsalar, kendini Bruce Lee filminde zanneden korumaların, insanlara saldırdığı kareleri silmeye kimsenin gücü yetmeyecek…

Sonuçta, kul istedi bir fotoğraf Allah verdi bin fotoğraf!

 

 

 

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com