Londra’da radikal İslamcı bir terörist: Khalid Masood

KRONOS 13 Nisan 2017 DÜNYA

İLHAN GÖKALP

Londra, 2005’daki organize bombalı terör saldırısından sonra, en fazla sayıda insanın zarar gördüğü bir terör eylemini yaşadı 22 Mart Çarşamba günü. Hyundai marka kiralık bir araç, Britanya’nın tarihi parlamentosunun yanındaki köprüden geçen yayaları ezerek polis noktasına kadar ilerledi. İsminin Khalid Masood olduğunu öğrendiğimiz saldırgan uzun yılardır parlamento güvenlik biriminde hizmet veren polis memurunu bıçakla öldürdükten sonra etkisiz hale getirildi. Sağlık ekiplerinin müdahalesine rağmen canlı ele geçirilemedi. Köprüdeki insanlardan 40 kişiyi yaraladı, biri Amerikalı turist, biri Türk-İspanyol asıllı İngiliz öğretmen olmak üzere ikisini de katletti.

Ardında bilinen iki farklı anneden 3 çocuk ve bir eş bırakan 52 yaşındaki Khalid Masood, İngilterenin güneydoğusunda beyaz elitlerin yoğun yaşadığı Kent şehrinde, 17 yaşındaki beyaz bir annenin çocuğu olarak Adrian Russell Elms adıyla dünyaya geldi. Siyahi babasıyla çok zayıf veya hiç bağı olmaması nedeniyle hırçın bir gençlik dönemi geçirdiğini söylüyor, sınıf arkadaşları. Okul futbol takımının en gözde oyuncularındanmış. Okul fotoğraflarında birlikte poz verdiği, şu anda kasaplık yapan arkadaşı Stuart Knight, ‘hoş, mütevazi ve sınıftaki herkes gibiydi’ diyor Adrian için. Annesinin yeni evliliğiyle iki kardeşi daha olunca ve evden uzaklaşmaya başladı, diyor oturduğu semtin sakinleri.

İlk kez vandalizm nedeniyle 19 yaşında, ikinci kez bir çocuk babası iken mahallenin pubında bir esnafı bıçakla yüzünden yaralayıp 2 yıl hapse mahkum olduğu 39 yaşında hüküm giymiş. Mahallede oturan “iki siyahiden biri olduğu için ırkçılığa uğradı” demiş avukatı o zaman savunmasında. Mahkeme Başkanı ise “sinirlerine hakim olamamışsın ama makuliyeti kaybedip bir insanın yüzünde bıçakla 20 dikişlik yara açacak kadar suça bulaşmışsın” deyip 2 yıl hapsine hükmetmiş. Avukat bu hükümle artık ailesiyle o küçük kasabada yaşamayacağından başka bir yere taşınmalarını istemiş. Hakimden de başka bir bölgede kendilerine ev verilmesine diar karar çıkartmış.

Cezaevi sonrası taşındığı Eastbourne semtinde, 2003’te bıçaklı kavgaya karışmaktan 6 ay daha hüküm giydiğinde 11 Eylül sonrası, terör yasalarıyla islamcı radikallerin dolu olduğu cezaevine gönderilmiş. Suça bağımlı ve kimlik bunalımı yaşayan Adrian Russell Elms olarak girdiği cezaevinden Khalid Masood olarak çıkmış. Cezaevinden önce eski eşini ve iki kızını terkettiğini söylüyor mahalle sakinleri. Cezaevinden çıktıktan bir ay sonra tanışıp evlendiği genç Müslüman Farzana Malik ile bir kaç ay süren evliliğinden sonra, Masood’tan 14 yaş küçük kadın çareyi evden kaçmakta bulmuş. Bir arkadaşı aracılığıyla Khalid Masood’un kendisine ‘talak’ vermesini istemiş. Farzana Malik’in bir akrabası Daily Mirror gazetesine “bir kaç ay dayanabildi ancak” diyor “O psikopatın yanında”. 2005’te Batı’da Müslüman olanların çokca yaptığı gibi, Suudi ailesinin idaresi altındaki Arabistan’a gidiyor, İngilizce öğretmenliği için. Önce Yabu’da sonrada Cidde’de Suudi Havacılık Merkezi’nde çalışıyor Sun gazetesinin bulduğu cv’sinde yazdığına göre.

Dört yıl sonra döndüğü İngiltere’de Gana asıllı ve bir çocuklu Rohey Hydara ile evlenmiş. Sırasıyla yaşadığı şehirlerdeki semtler radikal İslamcı gösterilerle kötü bir şöhrete sahip. Londra’nın doğusundaki Leyton, yasadışı İngiliz Savunma Ligi’nin anti-islam gösterileri yaptığı Luton ve Müslümanların İngiltere’deki başkenti Birmingham. 2009’dan sonra çeşitli dil okullarında öğretmenlik yapan Masood, radikal İslamcıların yoğun olduğu bölgelerdeki temaslarından olsa gerek İngiliz İstihbaratı’nın takip ağına bir süre dahil edilmiş Başbakan Theresa May’in açıklamasına göre.

Birmingham’daki son oturduğu komşularından biri “çok kibar ve neşeli biriydi aslında” derken ismini vermek istemeyen bir diğeri ise “gözlerinde ve tavırlarında ani değişmeler olabiliyordu ve neşeliyken birden öfkelenebilen bir ruh hali seziyordum” diyor. Araç kiralama şirketinin elemanı da Hyundai marka aracı kiralarken Brighton’da kaldığı otelin resepsiyonisti de saldırıdan 3 saat önce ayrılırken devamlı espri yapan adamın bir terör eylemi yapacağına hiç ihtimal vermemişti. Kaldığı şehirlerin semtlerindeki camilerin imamları da çok sık görmedikleri Khalid Masood için açıklama yapmak zorunda kaldıı.

Doğu Londra’daki caminin yanındaki kitapçı TV kameralarına IŞİD: Şeytan Yolunda Cihat kitabını bedava dağıttıklarını anlatıyordu, terör saldırısından sonra. Genç kadınlardan, genç erkeklere radikalliğe giden yolları nasıl engellenebilir çok az tartılışıyordu Müslümanlar arasında. Fakat tehlikenin büyüklüğü İngiltere’nin başkentinde radikal islam gösterilerine katılanların sayısı görülünce anlaşılıyordu. Radikal İslamcıların türlü gösterileri oluyor ki akla ziyan; IŞİD’i destekleyen eylemlerden, Britanya’ya şeriat gelmeli temalı olanlara kadar her türlü absürd Müslüman fikir özgürlüğünün tadını çıkarıyor.

Bu tür eylemlerde özellikle radikal islamcı ve cihadcı gençler ön saflarla yer alıyor. Son yıllarda özellikle İngiltere doğumlu sonradan Müslüman veyahut Müslüman kökenli nüfüs arasında IŞİD sempatizanlarının yüzde 12’lere varması devlet erkanını düşündürüyor. Britanya devlet olarak İslamı kendi toplumunun dinlerinden biri olarak kabul ettiğinden, Müslümanları rencide edecek en küçük imadan bile kaçınılıyor. Gazeteler bu hunharca eylemin ahlaklı bir Müslüman tarafından işleyemeceği ve gerçek Müslümanların bu eylemleri lanetlediği haberleriyle dolu. Fakat buna rağmen Müslümanların yapması gereken şeyler olduğunu düşünenlerin sayısı da artıyor.

Müslüman dünyasının genel tepkisi barış dini olan İslam’ın bu eylemlerle bir ilgisinin olmadığı, terör eylemlerini yapanların Müslüman olmadığı vesair ifadelerle eylemlerin kınanmasından öteye gidemiyor maalesef. Bazen Müslüman liderlerin kapalı kapılar ardında bu eylemleri ‘False Flag’ operasyonu olarak Batılı güçlerin, Yahudilerin tasarladığı iddiaları da alıcısı hala çok olan komplo teorilerinden. 19. ve 20. yüzyıldaki kolonileşme, kültürel hegemonya ve emperyalizmin menfaatçi vahşeti altında kalan; 15. yüzyıldan sonra pek bir gelişme de sağlayamayan islam dünyasının 21. yüzyılda içine düştüğü ilkelliğin mahsülü olduğu ortaçağ aklında aramak gerekiyor.

Neden ve niçin diye sorular sormanın yasaklandığı, özgürlüklerin kısıtlandığı İslam dünyasının sakinleri, uluslarası raporlarda görüldüğü üzere dünyanın en güvensiz, en adaletsiz, en eğitimsiz ülkelerinde yaşıyorlar.  “Neden Batı medyası İslamı şeytanlaştırmaya çalışıyor” diye soruyor avukat Asim Riaz Guardian gazetesinde. Çifte standart olduğunu düşünüyor. Aşırı sağcı biri cinayet işlendiğinde kimsenin katili terörist diye yaftalamadığını söylüyor. Sosyal Demokrat İngiliz Milletvekili Jo Cox’u öldüren aşırı sağcı katili ima ederek “Thomas Mair neden terörist diye yaftalanmadı? Aşırı sağcı örgütün ismini haykırıp milletvekilini öldürdüğü halde” diye soruyor.

 

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com