Ortadoğu’da savaş, Twitter’dan atıp tutmaya benzemez

EMİR KORKMAZ 08 Nisan 2017 GÖRÜŞ

ABD Başkanı Donald Trump, seçim kampanyasında net bir şekilde Ortadoğu’da sıcak çatışmadan uzak duracağı sözü vermişti. Koltuğa oturduktan 2.5 ay sonra verdiği sözden döndü. Suriye’deki bir hava üssüne, Akdeniz’de konuşlu gemilerden tam 100 milyon dolarlık güdümlü füzeler fırlattı.

KİM MEMNUN, KİM DEĞİL?

Rusya, Çin ve İran dışında tüm dünya yapılandan memnun oldu. Amerikan kamuoyunda, Washington’ın uluslararası krizlerde sessiz kalmayacağını gösterdiği için mutluluğunu gizlemeyenler çoğunlukta. Buna karşılık ‘Trump verdiği sözü tutmadı’ değerlendirmesi yapanlar da var. Bu gruptakiler, atılan bu adımın ülkeyi uzun vadeli bir savaşa sürükleyeceğinden endişe ediyor.

DUYGUSAL KARAR

Trump’ın Kongre’den yetki almadan böyle bir tasarrufta bulunamayacağı da gündemin dikkat çeken bir başlığı. Kimyasal gazla hayatını kaybeden çocukların fotoğraflarından etkilenen Trump, hiç düşünmeden saldırı emri verdi. Kongre’den yetki almadı. Önümüzdeki günlerde bu konuda kendisine yönelik hukuki baskılar olacağı aşikar.

ŞAM SİLAHLARI SAKLAMIŞ

Şam yönetimi elindeki 1200 tonluk kimyasal silah stokunu 2013’te Milletler’e bağlı Lahey merkezli Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’ne teslim etmişti.

Ancak yaşananlar Şam yönetiminin elindeki zehirli gazların bir kısmını sakladığını ortaya koyuyor. Aynı zamanda ileride benzer katliamlar düzenlemeye devam edeceğini de gösteriyor. Esad eğer Şayrat Üssü’ne yapılan saldırıya aldırmaz ve benzer eylemlerine devam ederse ne olacağı tam bir muamma.

RİSKİ YÜKSEK BİR KARAR

Trump, kendisini ciddiye almayan bir Esad yönetimine karşı tavrını iyice sertleştirebilir. Aslında benzer adımları Önceki başkan Barack Obama da planlamıştı. Ancak Cumhuriyetçiler’in kontrolündeki Kongre buna izin vermemişti. Hem de daha Rus askerleri Suriye’ye yerleşmemişken…

NÜKLEER MUAMMA

Şimdi saldırıları devam ettirmenin riskleri, Obama dönemine göre çok daha yüksek. Rus askerleri bölgede, Moskova kayıtsız şartsız Esad’ın arkasında. ABD’nin yapacağı bir başka saldırıda herhangi bir Rus kaybı yaşanması, iki nükleer gücü bir anda karşı karşıya getirebilir.

REJİM DEĞİŞİKLİĞİ ENDİŞESİ

Trump, seçim kampanyasında 2011’de Libya’ya yönelik operasyonları da eleştirmişti. Aslında Obama, o gün, şimdi Trump’ın karşı karşıya kaldığı pozisyondaydı. Kaddafi’nin sivillere yönelik bir katliam hazırlığı vardı. Dünyadan da ABD’nin buna müdahale etmesi baskısı. NATO öncülüğünde Kaddafi güçlerine karşı düzenlene operasyon ‘başarıyla’sonuçlandı. Zalim diktatör devrildi, ancak yapılan ‘rejim değişikliği operasyonu’na dönüştü. Ülke kaosa sürüklendi. Libya’nın yarısı da radikal grupların eline geçti.

ŞAM’LA ÇALIŞIRIM DEMİŞTİ

Libya’da yaşananlardan dili yanan ABD, Suriye’de Esad’ın devrilmesinin bölgede şimdikinden daha büyük bir yaşanmasına sebep olacağını düşündü. Bu nedenle Şam yönetiminin devrilmesine yönelik tutumu hep sınırlı kaldı. Hatta Trump da, seçilince IŞİD’le mücadele için Şam ve Moskova ile işbirliği yapmayı vaadetti. 2 gün önceki saldırıyla tüm sözlerinin üzerine bir çizgi çekti.

CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI

Bundan sonra artık cin şişeden çıktı. Suriye yönetimi, Trump’ın dengesini bozmak için benzer saldırılara devam edebilir. Böyle bir durumda hem dünya, hem de ABD kamuoyu Trump’ın misliyle cevap vermesini bekleyecektir. Çünkü çıta yükseldi. O zaman Rusya’nın nasıl bir tutum sergileyeceği ise büyük bir soru işareti.

ALLAH KORUSUN!

Trump, aylardan beri Twitter’da önüne gelene posta koyuyor. Büyük kısmı gerçek olmayan iddialarla gündemi belirliyor. Ama içinde, ‘diplomasi, savaş, füze, kan, kimyasal’ geçen bir durum, Twitter’da atıp tutmaya benzemez. Umarız işler bu noktaya gelmez. Yoksa o zaman sadece Trump’ın değil Allah korusun tüm dünyanın başı belada demektir.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com