Tutuklu gazeteci Nur Ener: Sabret anne, evlendiği gün tutuklananlar var

CEM MORA 09 Mart 2017 GÖRÜŞ

Gazeteci Nur Ener’in annesi Nazan Hanım, gözünden sakındığı kızıyla en son demir parmaklıklar arkasından görüştü: ‘Buna da şükür’ dedi, “Bana bugün bayram gibi geliyor. İçim biraz olsun rahatladı. Çok merak ediyordum onu.”
N. Nur Ener önce 3 gün tecritte tutuldu. Sonra 20 kişilik bir koğuşa alındı. Yanında kendisiyle benzer kaderleri yaşayan insanlar var. ilk günlerde yaşıtları arkadaşlık etmiş, kendinden büyükler ikramlarda bulunmuş, dört duvar arasında. Anne yüreği işte, buna bile seviniyor. Nur’un Nisan sonunda düğünü olacaktı. Ama annesinin buna üzülmesine bile fırsat vermiyor.  “Evlendiği gün tutuklanan, buraya getirilen var anne” diyor kapalı görüşte. Bebeklerinden ve çocuklarından ayrılmış anneler anlatmış.

işte Nur Ener’in hayat hikayesi… 1991’de İzmir’de dünyaya gözünü açtığında başladı. Devlet okullarında ilköğretimini ve liseyi tamamladı. Aktif bir öğrenciydi. Anadolu Gençlik Derneği’nin çeşitli aktivitelerine katıldı. Bu arada dershaneye gitti. Bir yıl sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünü kazandı. 2015’te okulunu bitirir bitirmez Yeni Asya Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Başarılı staj döneminin ardından işinde başarılı, arkadaşları tarafından sevilen, yöneticileri tarafından takdir edilen parlak bir gazeteci olarak adından söz ettirmeye başladı. Özellikle yaptığı röportajlar ses getiriyordu.
Bunun bir bedeli olmalıydı… KHK’lar ile ihraç edilen Doç. Dr. Fatma Zehra Fidan’ın söylediği gibi ‘Yaşananlar Türkiye’nin de ruh halinin aynasıydı.’
Ve ‘Toplum olarak kendimizi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştik’.
Nur Ener de hapisteki 150’dan fazla gazetecinin yaşadıklarını yaşadı. Bir gece yarısı gerçekleşen ev baskınıyla önce 3 gün gözaltında kaldı. Çıkarıldığı mahkemece ‘silahlı terör örgütü’ne üye olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kaçma ihtimali -nereye kaçacaktı ki- bulunmayan Nur, tutuksuz yargılanma ihtimali varken cezaevine gönderildi.
Gözaltına alınma nedeni ‘Eski bir arkadaşı tarafından yapılan şikâyet’ti, Yeni Asya Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yavuzyiğitoğlu’na göre.
Kendisiyle içine sinen bir söyleşi gerçekleştiren Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, Nur Ener’in tutuklanması nedeniyle çok üzgündü. “Nur Hanım son zamanlarda ses getiren ilgiyle takip edilen çalışmalar yapıyordu. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun da belirttiği gibi bazı çevreleri rahatsız etmiş olabilir. Aksi halde bir hanım gazetecinin terör örgütü üyeliğiyle suçlanması….Maalesef bir cadı avı yaşanıyor ve basın mensupları baskı altında”
Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz, bazen birlikte periscope yayını da yaptığı genç çalışanı için feryad etti, ama duyan olmadı. “Evlâdım gibi sevdiğim Nur’un bir an önce hürriyetine kavuşup, gözaltı ve tutukluluk sürecinde yaşadıklarını, ‘içeri’de gördüklerini ‘gazeteci gözüyle’ de bizlerle paylaşacağı anı özlem ve sabır(sızlık)la bekliyorum. O geceden beri kesintisiz devam edip şahs-ı manevînin küllî dua sağanağına karışan dualarımla. Hasbünallahü ve ni’mel-vekil: Allah bize yeter, O ne güzel vekildir…”

Gazetenin yazı işleri müdürü ve duayen karikatüristi İbrahim Özdabak, çizgi yetersiz gelince sözün gücüne sığınanlardan: “Nur Ener’e verilen bu haksız karar bir an önce düzeltilmelidir. Masum bir tutuklu olarak ömür sermayesinin belki de en kıymetli dakikalarını geçirdiğine inanıyorum. Dualarımız sana ve özgürlüğü elinden alınmış tüm Nurlara.” Ayrıca, masa arkadaşın Ülker’in çırpınışları üzerine yöresinin bir manisini gönderiyordu gıyabında:
Karadır kaşın ördek.
Yeşildir başın ördek.
Bu göllerde çift idin.
Haniya eşin ördek
Yeni Asya ailesi yöneticisinden çalışanına, haber müdüründen fotoğraf editörüne kadar mesai arkadaşları Nur’un yanındaydı.

Merve İriyarı, “Kaç gündür sabahları beni kaldıran Ustam olmadığından mı uyku bile kaçıp gidiyor? “Çekirge bu saate kadar uyulur mu?’ Sesine alışınca, alarm bile boş geliyor.” derken, genç muhabir Kübra Ünüvar’ın söyledikleri yaşananları özetliyor: “Nur Ener ablamızın ve diğer gazeteci kardeşlerimizin de haksız yere tutuklanmasıyla anlıyoruz ki ülkemizde adalet de, hukuk da gerçekten kalmamış. Neden insanlar düşüncelerini ifade ettikleri için tutuklanır? Neden demokrasi, hak, hukuk, adalet yok? Neden korku içinde yaşıyoruz? Ne bu sorular biter ne de bu nedenler…Ama üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin de dediği gibi; bâzan zulüm içinde adalet tecelli eder. Bu vâkıa da adaletin tecelli sine bir vesile olur inşallah.”
İnşallah!
 
 

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com