Utanç diyalogları ve Sur‘da açılan gedikler

CEM MORA 14 Ocak 2017 GÖRÜŞ

Gecenin korkutucu karanlığını bölen ses, ellerini yukarı kaldır ve yaklaş, diyor pembe montlu küçük kıza. Sonra megofondan emirler yağıyor:
Çıkar kabanını, çıkar!
Küçük kız çaresiz. Cılız sesiyle, “çıkardım” diyebiliyor.
Utanç diyaloğu devam ediyor.
-Üzerindeki hırkanı kaldır yukarı, karnını göreyim. Sadece karnını göster bana, karnını…
Çocuk mahçup. Çocuk çaresiz… Kör karanlıkta hangi meçhul gözlerin izlediğini bilmediği, belki daha önce arkadaşlarıyla koşuşturduğu, oyun oynadığı dar sokaklardan birinin ortasında, bir geceyarısı aleni tacize uğruyor.
-Şimdi kazağını indir. Kabanını al, tekrar ellerini kaldır. Yavaş yavaş yaklaş!
-Geleyim mi?
Gece bitmiyor, utanç bitmiyor…
-Pantolununu çek yukarı, bacaklarını göreyim, bacaklarını…
-Pantolonum çıkmıyor polis amca, pantolonum çıkmıyor…
Çaresiz pantolonunun paçalarını yukarı doğru çekmeye çalışıyor kız. Başaramıyor… Polis, al montunu, kaldır ellerini yaklaş yavaş yavaş, diyor. Karanlık içtimada bu sefer kahraman(!) başka bir erkek çocuk! Güvenlik güçleri aynı aileden olduğunu bilseler de, her bir ferde yaşına bakmaksızın aynı muameleyi uygun görüyor.
Çok uzak olmayan bir tarihte cep telefonu ile kaydedildiği anlaşılıyor görüntülerin. Özel harekatçıların Diyarbakır Sur’da bir kız çocuğuna yaşattığı, yaşadıkça da aklından çıkmayacak görüntüler, izleyenleri derinden sarsıyor.
Sur’da ilan edilen sokağa çıkma yasağı döneminde, sivillerin tahliyeleri sırasında çekildiği anlaşılan görüntülerde yapılan tahliyelerin küfür, taciz, ayrılıkçı ve ırkçı söylemlerle sürdüğü belli oluyor.
Bir erkek çocuğunun boynunda gördüğü cevşen görüntüleri çeken askerin kalbini biraz yumuşatıyor. Fakat bu yumuşama uzun sürmüyor: Ama cevşen sarı, kırmızı…
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015’de ilan edilen sokağa çıkma yasağı sonrasında çatışmalar 104 gün sürdü. 2016’nın Mart ayında evlerinde mahsur kalan birçok sivil tahliye edildi. Bu tahliyeler sırasında aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 8 kişinin görüntüleri yaşanan korkunç günlerin birer vesikası.
Yerle bir olan şehirlerden, kasabalardan günler, haftalar, aylar sonra ulaşan görüntüler oralarda aslında ne oldu, soruları hakkında ip uçları veriyor. Roma döneminde kurulan ve günümüze kadar ayakta kalabilen Sur’da, tescilli 750 tarihi yapı belki tamir edilebilecek.
Osmanlı Dönemi’nde Diyarbakır’da yapılan ilk cami olan ve delik deşik edilen Fatih Paşa Camiinin yaraları betonla kapatılabilecek. Tehcirden sonra sahipsiz kalan, yüz yıllık unutulmuşluktan sonra gün ışığına çıkarılan kiliseler elden geçirilebilecek. Dar sokaklarda birbirine değecekmiş gibi duran, sırt sırta evlerin tapuları TOKİ’nin tek düze mimari anlayışıyla yeni zenginlere verilecek.
Ya, göç eden insanların yaşadığı travmalar? Küçücük bedenlerin gördüğü tacizler, işkenceler? Sorumsuzca kör karanlıkta yaptırılan gece içtimaları…
Yaraları sarmak kolay olmayacak. Güncel siyasi tartışmaları milliyetçi kamyon şöförlerinden, ıvır zıvır videoları vinç operatörleri üzerinden ‘paylaşan’ Türkiye basını bu zavallı haldeyken hiç kolay olmayacak.
 
Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram