İstanbul bugün yağmura teslim oldu ve gece başlayan yağmur hayatı durma noktasına getirdi. Oysa yağmur hayatın sürmesi için, yeryüzündeki bütün canlı türleri için olmazsa olmaz ve 2.7 milyar yıldır dünyanın üzerine yağıyor.
Yağmurun yaşamımızdaki etkisinin küresel ısınma nedeniyle değişmeye başladığı şu günlerde yağmur hakkında bilinmeyenler de çok.
Örneğin 2015 yılında Nature Geoscience’da yayılmanan bir çalışma dünyanın ilk yağmurunun demirden olduğunu ortaya koydu. 4.5 milyar yıl önce bazı uzay taşları buharlaşınca halen oluşmakta olan gezegenimizin üzerinde etkisini göstermeye başladı ve sonra yağmur olarak yağdı.
Yağmurun su olarak yağması ise 2.7 milyar yıl önceye dayanıyor. Güney Afrika’da volkanik bir süngertaşında yağmur damlalarının ilk izi bulunmuş. Asit yağmuru ise bir 19. yüzyıl terimi. Asit yağmuru daha çok volkanik patlamalar ve orman yangınları sonrasında yaşanıyor. Normal yağmurun da aslında bir ölçüde asitli olduğu biliniyor, içinde 5.6 oranında pH bulunuyor.
Yağmur damlalarını saymak
İnsanların çoğu yağmurun sesini en az kokusu kadar seviyor. 2016 yılında yapılan bir araştırma okyanuslara yağan yağmur oranının yağmur damlalarının sesinden de bulunabileceğini ortaya koymuş.
Yağmur hakkında dildeki en meçhul deyim ise İngilizcedeki “raining cats and dogs” (kedi ve köpek yağması), yani Türkçe’deki bardaktan boşanırcasına yağmak deyimi. Bu deyimin kökeninin yağmur yağdıktan sonra ölü hayvanların selle birlikte sokaklara akması olduğu düşünülüyor. Diğer bir açıklama ise bunun eski İngilizcedeki catadupe kelimesinden geldiği.
Yağmurun yüzde 80’i okyanusa
Yağmur hakkında hatırlamaya değer diğer bazı bilgiler de şöyle: Hindistan’daki Cherrapunji dünyanın en çok yağış alan yeri olarak biliniyor. Dünyada yağmurun yüzde 80’i okyanuslara düşüyor. Evrende yağmur ise farklı formlarda düşebiliyor. Örneğin Satürn’ün uydusu Titan’da yağmur metan olarak yağıyor.
